Herkesin Okuması Gereken Kişisel Gelişim Kitapları
Kişisel gelişim herkesin ağzına pelesenk olmuş ve itibarını kaybetmiş bir kavram haline gelse de henüz önemini yitirmiş değil. Kişisel gelişim kavramının itibarını düşüren kitaplarda, “her zaman başarılabileceği”, “herkesin yapabileceği”, “herkesin müthiş yetenekli olduğu” vb. görüşler anlatılır. Bu tarz kişisel gelişim kitaplarını okuduktan sonra hayatımıza dönüp baktığımızda gerçekleşmeyen vaatleri görüp sinirleniriz. Sonra da sayıp söveriz. Sizce bu konuda haklı mıyız ?
Kişisel gelişimde amaçlanan kişilik gelişimidir. Kişiliğimizi geliştirerek, doğru kişiliğe bürünerek hayatımızı sağlam zemine oturturuz. Yoksa her rüzgarda saman çöpü gibi savrulur gideriz. Sağlam zihin sağlam kişilikte bulunur. Çünkü kişiliği oturmamış kişinin fikirleri de sağlam değildir. Sağlam bir zemine oturtamamıştır. Kendi değerlerini, prensiplerini belirlememiş olduğu için de hayatını doğru şekilde yönlendiremez. Arkası gelmeyen boş vaatlerle hayatını geçirir ve hiç bir işi adam akıllı bitiremeden hayatı sona erer.
Kısaca kişiliğimiz bizim hayata bakış açımızdır diyebiliriz. Çünkü hayata bakış açımız başımıza gelen olaylara gösterdiğimiz davranışları etkiler. Yani yaşama biçimimizi hayata bakış açımız oluşturur. Bu yüzden zemine sağlam basmak istiyorsanız kişiliğinize yatırım yapın.
Kısa bir girişten sonra buyurun çok değerli beş kişisel gelişim, psikoloji ve eğitim kitabını incelemeye. Unutmayın “kişiliğimize katacağımız her zenginlik yapacağımız en iyi yatırımdır”.
1. İyi Hissetmek (Good Feeling) – Dr. David Burns
Birinci sırada David Burns ‘ün İyi Hissetmek kitabı yer alıyor. Kişisel gelişim ve psikoloji kategorilerinde gösterilen kitap benim hayatımda çok büyük uyanmalara vesile oldu desem çok yerinde olur. Onun sayesinde çoğu durumda ne kadar yanlış düşündüğümü ve böylelikle kendimi nasıl da olumsuzluğa sürüklediğimi anladım. Dediklerimden Polyannacılık yaptığım zannedilmesin. Dr. David Burns kitabında hayata bakış açımızın ne kadar yanlış olabileceğinden örnekleriyle birlikte bahsediyor.
Bilişsel Davranışçı Terapi tekniğini kullanarak tedavi eden David Burns hafif depresyonda olan kişilerin bile kendi kendilerini kitapta gösterilen talimatları yerine getirerek tedavi edebileceğini söylüyor. Kitabını okuduğum zaman bunu başardığını gördüm. Depresyonla ilgili herhangi bir sorunu olmayan kişilerin de bu kitabı okumalarını isterim. Çünkü nasıl düşünmemiz gerektiğinden, hayatımızı olumsuz etkileyen düşünce kalıplarından, tembellik, umutsuzluk, erteleme gibi hayatımızı çok kötü etkileyen davranışlarımızdan nasıl kurtulacağımızı da anlatıyor. Bunun için hiçbir terapiste ihtiyaç duymadan uygulayabileceğimiz çizelgeler oluşturmuş. Bu çizelgeler sayesinde ne yapacağımız bilerek planlı bir şekilde gelişimimizi izleyebiliyoruz.
Kısaca David Burns ‘un uyguladığı teknikten bahsedecek olursak. Bilişsel Davranışçı Terapi yaklaşımında kullanılan yöntem psikolojik soruna sebep olan düşünce, duygu ve davranış üçlüsüne yönelik bir tedavidir. Algılarımız düşüncelerimizi etkiler, düşüncelerimiz duygularımızı etkiler ve duygularımızda davranışlarımızı etkiler. İnsanlar sanılanın aksine çoğu zaman rasyonellikten uzak şekilde duygularıyla hareket eder. Eğer kişinin düşünceleri yanlışsa hissedeceği duygular da yanlış olur. Duygu ve düşüncelerimiz de davranışlarımızı etkilediği için büyük bir yanlışlık silsilesiyle karşı karşıya kalırız. Bu yüzden Bilişsel Davranışçı Terapi tekniğinde kişilerin öncelikle algılarının düzeltilmesi söz konusudur. (Çünkü algıdaki problem düzeltilmezse düşüncelerdeki problemler düzeltilemez.) Daha sonra adım adım düşüncelerimiz, duygularımız ve davranışlarımız düzelir. Artık hayata daha berrak, doğru ve gerçekçi bir şekilde bakmaya başlarız.
David Burns İyi Hissetmek kitabını akademik bir üslupla yazmaktan kaçınmış ve herkesin anlayıp uygulayabileceği şekilde sade, akıcı ve anlaşılır biçimde yazmış. Türkçeye çevirisinin çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Çünkü aynı akıcılığı ve anlaşılırlığı Türkçe çevirisinde de görebiliyoruz.
Satın alabileceğiniz link: https://bit.ly/3Subyes
2. Zıtlıklar Karşısında Doğru Söz Söyleme Sanatı
Bir konu hakkında tartışırken karşı tarafın neden o görüşü savunduğunu düşünürüz. Kendi düşüncemizin tam tersi olduğu zamanlarda olabilir. Zıtlaşırız muhatabımızla. Haklı çıkmak için elimizden geleni yaparız. Gerekirse gemileri yakar öfkemizi, kinimizi de kusarız karşı tarafın üstüne. Bu davranışın hiçbir vakit çözüm olmadığını da görürüz her zaman. Ya da görmez miyiz?
Tartışırken hiç anlam veremeyişimiin bir anlamı olduğunu söylesem. İkinci sıradaki kişisel gelişim kitabımız zıtlıklar karşısında bile olsa nasıl olmamız gerektiğini öğretiyor bize. Neden zıtlaştığımızı, neyi paylaşamadığımızı anlatıyor bize. Bir farkındalık oluşturması açısından çok etkili bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Kitaptan bir örnek verelim; “300 kelime ile konuşan birisi ile 2000 kelime ile konuşan birisi aynı şekilde düşünmez.” Bunun yanı sıra kelimelerin miktarı hatta kelimelerin kendisi de aynı olsa gene aynı şekilde düşünemeyiz. Aynı şeyi düşünebiliriz belki fakat aynı şekilde düşünmeyiz. Herkesin düşünme biçimi farklıdır. Bu yüzden konuşurken dikkat etmemiz gereken karşımızdaki kişi ile bilişsel empati yapmaktır. Kendi doğrumuzu söylemeden önce karşı tarafın doğrusunu dinlemektir asıl erdemlilik. Anlamadan dinlemeden savaştaymış gibi saldırıya geçmek iki taraf için de iyi sonuçlar doğurmaz. Duygularımıza yenik düşüp konuşmayı duygusal zeminde ilerletirsek konuşmadan elde edeceğimiz tek şey kırgınlık ve pişmanlık olur.
Bu kitabın diğer iletişim kitaplarından farkı kültürümüze ve manevi değerlerimize daha uygun bir anlaşıyla yazılmış olması. Kim olduğumuzu ve dünyadaki amacımızı bize hatırlatarak bizleri doğru yolda ilerletmeyi hedefliyor. İnsanları kırmadan, üzmeden, incitmeden meramımızı anlatmamızı hedefleyen bir kitap. Bu yüzden her genç ve yaşlı tarafından okunmasını şiddetle tavsiye ederim.
Özellikle ülkemizde yaşanan olaylar, ülkemizin durumu insanlarda daha fazla gerginlik oluşmasına sebep oluyor. Bu gerginlikle de daha sık tartışmalar ve daha büyük kırgınlıklar meydana geliyor. Ancak iki zıt görüşü savunsak bile doğru şekilde savunmazsak iki tarafta her zaman haksız çıkacaktır. Testinin içindeki suyu almak için testiyi kırarsak sudan da oluruz testiden de. Bu yüzden insanın içindeki cevheri alırken ne insanı kıralım ne de cevheri.
Satın alabileceğiniz link: https://bit.ly/3PWXSa2
3. Fark Et, Düşün, Hisset, Yaşa – Hakan Türkçapar
Yolumuz yine kişisel gelişim ve psikoloji alanında gösterilen kitaplardan birisiyle kesişti. Bu kitap da yukarıda bahsettiğimiz “İyi Hissetmek” kitabıyla aynı minvalde bir kitap. Ancak iki kitabı da aynı listeye almadaki amacımız farklı bakış açılarına sahip olmaları. Hakan Türkçapar hocamız yakın çevresinin desteği ve baskısıyla Türkçe kaynak niteliğindeki bu kitabı kaleme almış. Çok da iyi yapmış bizce. Çünkü bu terapi tekniğinin kendi kültürümüzde yetişmiş biri tarafından anlatılması daha anlaşılır olmasını sağlıyor. Hakan Türkçapar hocamızın kitabı aynı zamanda “kendi kendi terapi” niteliği de taşıyor. Yani kendisini iyi hissetmek isteyen kişiler için ilaç niteliğinde bir kitap. Bize çok şey kattı umarım size de katkısı olur.
Bu kitabın çok hoşuma giden diğer bir artısı da kitap içerisinde bahsedilen diğer konular. Kitapta Hakan Türkçapar hocamız kaliteli iletişimin sırlarından ve konuşmada sıkça yapılan hatalardan örnekleriyle bahsediyor. Bu örneklerde kendi ailenizi, arkadaş ortamınızı ve akraba ortamınızı görebilirsiniz. Bu farkındalık ilk aşamada üzücü olsa da hocamız çözümünü de veriyor.
4. İletişim Donanımları – Doğan Cüceloğlu
Her insan hata yapar. Sonuçta “beşeriz şaşarız”. Tabi yapılan hataların bazıları hafiftir göz ardı edilir. Bazı hatalar orta düzeydedir affedilir. Bazıları vardır ki affedilemez. Affedilemez hataların bir çoğu da iletişimdeki zayıflıklardan, yanlış kalıplardan ve öğrenilmiş yanlışlıklardan kaynaklıdır. Duygularına hakim olamamaktan ötürü yaptığımız birçok hatadan sonra keşke yapmasaydım deriz. İşte bu kitapta bize iletişimdeki hatalardan kaçınmak için yapmamız gerekenleri anlatıyor. Hayatımızın her aşamasında kullandığımız iletişimde herkesin sık sık ve büyük hatalar yapması ne kadar da ironik.
Ülkemizin büyük değerlerinden Doğan Cüceloğlu hocamızın yazdığı eserlerden söz etmesek olmazdı. Yanlış iletişim kurmaktan, açacağı tahribattan haberdar olan ve bunu birinci elden yaşayan Doğan Cüceloğlu hocamız bizi bu konuda bilgilendirmek ve farkındalık oluşturmak için bu kitabı kaleme almış. Kendi çalışma alanlarından olan iletişim hakkında bizlere uzun yıllar yaptığı gözlem ve araştırmalarının sonuçlarından bahsediyor. İletişim kurarken sıkça yaptığımız yanlışlardan, kendimize ve karşıdakine verdiğimiz zararlardan ve nelere dikkat etmemiz gerektiğinden bahsediyor. İnsana, insan olduğu için değer vermekten ve her insanın (istisnalar olabilir) değeri hakkettiğinden bahsediyor. Aynı zamanda üzerinde en çok durduğu konulardan birisi de çocukluk dönemindeki yaşantının insanın hayatında oluşturduğu derin izler.
Bu kitabın en sevdiğim taraflarından birisi de iletişimin çok çeşitli taraflarının ele alınmış olması. Kitapta Doğan Cüceloğlu hocamız karı-koca, anne-baba-çocuk, iş veren-işçi, öğretmen-öğrenci gibi iletişimin farklı mekanlarda farklı kişilerle değişmesini ele alarak farklı bakış açılarıyla konuyu daha sağlam bir zemine oturtuyor. Bize iletişimdeki doğru yolu gösterirken yanlış yollardan örnekler vererek aslında neyi nasıl yaptığımızı gösteriyor. Kişisel gelişim kitapları arasında benim için ayrı bir yeri olan bir kitap. Bu yüzden herkesin okumasını, anlamasını daha sonra da hayatına tatbik etmesini temenni ederim.
Satın alabileceğiniz link: https://bit.ly/3BEPxnf
5. Eğitimin ABÇ’si – İdris Eren
Eğitim hayatın her safhasında var olan ve asla bitmeyecek bir derya. Eğitim için bir müfredat, özel bir mekan, özel bir öğretmen veya özel bir zaman dilimi yoktur. Yaşamın akışı içerisinde bize yedirilen bir şeydir eğitim. Fakat öğretimin nasıl yöntemi varsa eğitimin de usül ve adabı vardır. Ve unutmayın ki “usulsüz vusül olmaz”. Her işi usulüne uygun yapmak o işi hakkıyla yapmaktır. Bunun önemini kavrayan yazarımız da ebeveyn olan veya ebeveynliğe aday olan herkesin mutlaka okuması gereken bir kitabı kaleme almış.
Kitabın ismindeki ABÇ’nin anlamı anne-baba-çocuk ‘tur. Kitapta anne-babaların çocuklarına nasıl bir ebeveyn olmaları gerektiğinden bahsediliyor. Anne-çocuk ve baba-çocuk arasındaki iletişimin nasıl olması gerektiğinden, anne ve babanın ebeveyn olmadaki rollerinden, nelere dikkat etmeleri gerektiğinden çok akıcı bir dille bahsediyor. Her anne-baba için hatta anne-baba adayları için de mutlaka okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Kitapta en çok dikkatimi çeken şeyse değerlerimize, kültürümüze uygun bir bakış açısıyla kaleme alınmış olması. Çocuklarımızı vatanımıza, milletimize ve dünyamıza hayırlı birer evlat olmaları için nasıl yetiştirmemiz gerektiği anlatılıyor. Kitabın dili çok açık, sade ve akıcı . Bu yüzden kitap okuma alışkanlığı olmayan kişilerin bile okuyabilecekleri ve okumaları gereken bir kitap. İstifade etmeniz temennisiyle.
Satın alabileceğiniz site: https://bit.ly/3BGdOJu
Son Söz
İlerlemek için küçük de olsa bir adım atmalıyız. Attığımız her adım bizi varmak istediğimiz yere yakınlaştıracaktır. Okumamız gereken binlerce kitap var ancak onları okuyabilecek ömrümüz var mı orası meçhul. Bir kaide vardır “küllünü yapamadığın şeyin cüz’ü terk edilmez”. Yani “Madem tüm kitapları okuyamıyoruz biz de hiçbirini okumayız” diyemeyiz. Bu yüzden hayatımıza artı değer katmak için bize iyi gelecek, faydalı ve doğru kitapları bir tane de olsa okumalıyız. Aynı zamanda öğrendiklerimizi hayatımıza tatbik ederek öğrendiklerimizle amel etmeli ve bildiklerimizi de öğretmeliyiz. Çünkü unutmayın ki “İlmin zekatı %100’dür”.