Muhasebe Mesleği Nedir? | 02
Muhasebe mesleği birkaç branşa ayrılır. Her ne kadar öz de aynı olsa da muhasebenin işleyişi farklıdır.
Genel olarak muhasebenin işleyiş şeklini üç ana başlıkta toplayabiliriz.
- Maliyet Muhasebesi
- Ticari işletme muhasebesi
- Hizmet işletmesi muhasebesi
Çok az istisnası olsa da muhasebede genel prensip Giren Borçlu, Çıkan Alacaklıdır. Bu genel prensip bir kaç istisna dışında her zaman böyledir. Ancak unutmamamız gereken şey ben merkezci düşünmedir. Yani bu prensip kendi işletmemiz için mihenk taşıdır.
Gerçi biraz argo tabir olacak ama yıllarca bu mesleği yaptığı halde jetonu düşmeyenlerde oluyor. Mesleğinde çok başarılı olmasa da genel prensiplere uyduğu sürece parmak hesabı, işi yapmaya devam edebiliyor. Bilindiği gibi standart hareketlerde beyin çalışmaz.
-Bu ne ya kardeşim! mekaniğe bağladığın bir şeyle uğraşamam. Bu işlemi omurilik soğanına havale ediyorum. Onunla işini gör, ben uğraşamam, diyen beyin aradan çekiliyor.
Meslek mensubu da beynini yormak yerine omurilik soğanıyla idare eder. Hem karnını doyurur, hem de beynini fazla yormaz. Nadiren de olsa belki oraya müracaat eder ve işini görür, hemen çıkar. Elbette bazıları omurilik soğanını dahi yormak istemez. Zaman ve zemin kıymetlidir harcamayayım diyerek, takıldığında, açık camdan yel girdiğinde bilmediğini soru cümlesiyle en yakınındakine sorarak işini görür. Ne yaparsın yoğurt, yiğit yiyemeyeceği için, her yiğit de bir şekilde o yoğurdu yer.
Elbette burada konu hakkında bilgi ve makale araştırmasından sonra istişareyi kastetmiyoruz. Zira istişare babından konuşup, danışmak çok faydalıdır. Çünkü vergi kanunlarını anlamak için bazen tefekküre dalmak gerekiyor. Ya da bir müneccime danışmadan olmuyor. Öyle oluyor ki! zaman zaman yumurta ve tavuk meselesi gibi çetrefilli meselelere de rastlayabiliyoruz. Demem o ki bilgi paylaşımı ve istişare muhasebeciler için ilaç gibi faydalıdır.
Hesapların, rakamların havada uçuştuğu bir ortamda, çalışma ortamı da iyi değilse vay halinize. Düşünün işinize odaklandınız evrak işliyorsunuz. İşyeri profesyonel yönetilmediği için telefona da siz bakıyorsunuz. Müşterinin talebi oluyor.
Müşterinin Talebini Doğru Anlamak Önemlidir
Çalışan personeli hangi tarihte işe girmiş, çıkışını yaparsak ne tazminat veririz. Soru karşısında önce hafiften sakinleşip, yarım kalan fişinizi üstün körü kapatıp muhatabınızla mülaki olursunuz.
-İşçi kendi mi çıkıyor, siz mi çıkarıyorsunuz?
Ya aslında çıkmıyor da tazminatı birikmesin diye vereceğim. Ya da borcu varmış giriş çıkış yapalım da tazminatını verelim. Ya da gerçekten kendi çıkıyor ama tazminatını vermek istiyorum. Ya da ben çıkarıyorum, o yüzden tazminatını vereceğim, şeklinde cevap alırsınız. Bitti mi. Elbette bitmedi akabinde peki, kıdemin yanında ihbar tazminatı da verecek misiniz? Alacağınız cevap bir birine benzese de genelde “O ne ya!” oluyor. Akabinde ihbar tazminatının ne olduğunu izah edersiniz. İşçinin işe giriş tarihine göre dönemlerini belirtir, eğer bu kadar süre önce işçiye yazılı olarak işten çıkaracağınızı söylemediyseniz o sürenin de parasını brüt ücret olarak vermeniz gerekiyor. Ya da o kadar süre çalıştırıp günde iki saat iş bulma iznini vermeniz gerekiyor. Şeklinde mevzuatı izah edersiniz.
Elbette baştan kafasına yatmaz, kanuni zorunluluk ve biraz göz korkutma ile ikna olursa da ben sana dönüş yapacağım der. Çoğunlukla dönüş yapmaz veya dönüş yaptığında aynı geyik muhabbetini defalarca yaparsınız. Sonunda ikna olmaz, ibranamenin hem ihbar tazminatlı hem de ihbar tazminatsız olarak gönderilmesini ister. Sonuçta işçinin dişli olması veya takma diş kullanmasına göre, üç beş bin liranın hesabını yaparak iş veren zengin olur.
Bu muhabbetin ayda veya yılda bir defa olduğunu düşünmeyin, bıktıracak kadar oluyor. Bunun yanında alış/satışına dikkat etmeyen işletme sahibi geçici vergi dönemi geldiğinde zorunlu olarak kâr çıktığında “Bu ne ya! beni batıracak mısınız? Bu kadar kâr’ı holding sahibi bile vermiyor.” gibi serzenişte bulunur. Sıkıysa durumu muhasebe tekniği olarak izah ediniz. Cirosunun yüksekliğinden bahset ve %2 kârla dahi bu verginin düşük kaldığını söyle. Ne mümkün, bu durumda sebilin varsa kendine sallama çay demlersin. Çayı içerken uzun süre ağzında tutarak yukarı çıkan buhar sayesinde sinirinden gözünün buğulanması belli olmaz.