Felsefe Bilim Nedir, Aristoteles ve Felsefenin Başlangıcı
Felsefe Bilim Aristoteles ile başlar. Dünyamız sanayi devrimi ile hızlı bir gelişim ve değişim içine girer. Sonrasında teknolojinin gelişmesi ve imalatta tekniğin yaygınlaşması değişimi hızlandırır. Zaman içinde aşamalardan geçen felsefe bilim kuruluş amacından sapar.
Aristoteles Canlılar Bilimine Dayanarak Felsefeyi İcat Ediyor
Felsefe bilimin temel sorularını şu şekilde sıralayabiliriz
- Nasıl?
- Neden?
- Ne?
- Niçin?
Sorularını sorup, cevabını buluruz, en nihayetinde de doğruya ulaşırız. Sorulan sorularla doğan felsefe bilim zaman içinde evirilerek bir kalıba girdi. Canlıları ilgilendiren en önemli soru, niçindir. Niçin? Sorusunun cevabında Yaratıcı olduğundan zaman içerisinde bu kritik soru felsefe bilimde çıkarıldı. Çünkü niçin sorusunda gaye var. Gayenin sorgulandığı yerde de maneviyat olur. Felsefe bilimden gaye çıkarıldığı için kuruluş gayesinden de sapmış oldu.
Neden? Sorusu biri işin, oluşun, hadisenin nasıl olduğunu sorar ve inceler. Olayın akışını detaylandırır ve gerçekleşen hadisenin şemasını çıkarır, tamamen dünyevidir. Oysa Niçin? Tam aksine bir kavramdır. Bir işlemin yapılmasının amacını, gayesini tayin eder. Basit bir örnek verecek olursa. Ramazan ayında evden çıkmak için Teravih namazını bahane eden çocuğun asıl amacı dışarı çıkıp gezmektir. Neden sorusunun cevabı Teravih namazına gitmektir. Oysa amaç evden çıkıp gezmektir. Neden hak olsa da niçin sorusunun karşılığı batıldır.
Galileo felsefe bilime ilk darbeyi vurarak niçin? Sorusunu cevabının olamayacağı iddiasıyla listeden çıkardı. Peşinden yeniçağın baş mimarı Dekart ise işi biraz daha ileri götürerek hayvanları yani canlı varlıkları makine mesabesine indirdi. Felsefe bilim yavaş yavaş aslını kaybedip, çöküşe başlamıştır. Bununla beraber rahat durmayan filozoflardan Fransız filozof La Mettrie nihai darbeyi vurarak insanı da makine gibi cansız varlık derekesine indirdi. Filozoflar bu şekilde inançsızlığın tavan yapmasına zemin hazırladılar.
Diyalektik ve Dogmalar Nasıl Doğmuştur, Zararı Nedir?
Diyalektik felsefe bilim yöntemlerinden biridir, diyalektikte arkası gelmeyen sorulara cevap verilmesi gerekir. Ancak canlılarda bizim ruh veya can dediğimiz varlığın olması bazı gayeli sorular, sorun olmaya başladı. Materyalizm cevabını veremediği, ruh/can kavramını kaldırıp yerine enerjiyi koyarak kendince çözüm buldu. Can/ruh kavramının yerine ikame ettiği enerji kavramı için de materyalizm “Artık bundan sonra soru sorulamaz” diyerek Dogmayı icat etmiştir. Dogmalardan oluşan bütünlük ise ideoloji olarak isimlendirilmiştir. İdeolojileri çıkmaz sokağa benzetebiliriz, size sunulanların dışında başka bir seçme hakkınız yoktur. Size sunulan seçenek çoktur ama sadece sunulanların içinden seçebilirsiniz. Oysa felsefe bilimde sokak ardına kadar açıktır, Yaradan’ın sınırlarına girmeden istediğiniz soruları sorabilirsiniz. İdeolojiler gibi kısır döngüye sahip değildir.
İslam âlimlerinden İbn-i Sina ve özellikle Farabi gibi âlimler, ilimde zirvede olsa da felsefe bilimin çarkında bazı konularda yanlışa saptılar. Hızır gibi yetişen İmam-ı Gazali hazretleri İslam âlemi için felsefe bilimde son noktayı koydu. Büyük İslam âlimi, böylece raydan çıkan felsefe bilimini elinin tersiyle bir vuruşta tekrar rayına oturttu. Felsefe bilimin sınırlarını belirleyip, sadece kendi sınırında kalmasını sağladı. Bu şekilde İslam âleminde felsefe bilimin manevi alandan nemalanması önlemiş oldu. Felsefede bazı konular, İslam itikadı açısından yanlış yorumlanmıştır. İmam-ı Gazali hazretleri yazdığı “Felsefecilerin Tutarsızlığı” kitabıyla yanlış anlamaları yorumlayarak düzeltir. Ünlü mütefekkir İslam âlemi için felsefenin manifestosunu oluşturur. 1111 yılından beri İslam âliminin sözünün üzerine söz, kitabının üzerine kitap yazılamadı. Bazı alimlerin yazdıkları eserler, reddiye olarak değerlendiriliyor oysa ki bizim için anlam ifade etmeyen anlamsız yazılardır.
Bize Düşen Kulluğumuzu Bilip İnsanlığımızı Korumaktır
Felsefe bilimde mihenk taşını belirleyen büyük İslam âlimi İmam-ı Gazali Hazretleri, felsefe bilimin sınırları çizmiştir. Buna rağmen çağdaşı dediğimiz İbn-i Rüşt gibi âlimler bu gerçeği kabullenemez. Büyük emekle yazılan ilmi ve ispatlı bilgilere rağmen İbn-i Rüşt reddiye yazmıştır. Elbette İbn-i Rüşt kendine İslâm aleminde çok az yandaş buldu. Buna rağmen Avrupa ülkeleri bir çok konuda olduğu gibi fikirlerindeki yanlışı savunarak İbn-i Rüşt’ ü sahiplendi. İslam dünyasında, İslam îtikadı açısından bir çok yanlışı bulunan İbn-i Rüşt’ dün görüşlerini savunan çok az bir güruh vardır.
Kuantum Fiziği Ne Anlam İçeriyor, Felsefe ile İlgisi Nedir
Son yüz yıldır moda tabirle popüler olmaya başlayan kuantum fiziği düşünceden ibarettir. Fizik, bilimin bir kolu olması hasebiyle kuantum fiziği, güçlü bir anlam ifade eder gibi duruyor. Oysa ki baştan sona varsayımdan ibaret bir konudur. Konu ile ilgili yapılan deneyler ve söylemler anlaşılamaz ve harikulade süslü sözlerden ibarettir. Oysa ki içeriğine baktığımızda köpürtülmüş kavramdan öteye gidemez. Tahmin, istek, düşünce temenni artık ne söyleyip, ne düşünürseniz düşünün inanan insanlar için anlam ifade etmeyen boş sözlerdir.
İşleri bir tık ileri götürüp Kuantum felsefesi de icat edilmiştir. Varsayımlarla kurulan, gelişen ve kendince sonuç üreten kavram sonunda “Ben de varım” deme cüretini gösteriyor. Düşünün ki varsayımları gereği parçacığın kopyası yapılacak, ikizi uzaya gönderilecek ve uzay hakkında parçacığın ikizi bize bilgi gönderecek. Yani enerji ve arasında bağ olmadan veri akışı sağlanacak. Bu sayede evreni tanıyacağız, ifadelerine göre evren tek parçadır, her bir varlık iletişim halindedir. Her anlamsız sorunun, teoride çözümü vardır. Haddini aşan kuantum fiziği, kainatı toplu iğnesi haline getirip, tek bir nokta mesabesine indiriyor. Sanki avucuna aldığın kainatın, içindeki her varlığı inceleyip tasnifliyor. İnançsızlığı bilimmiş gibi gösterip rol biçici konuma geçiyorlar. Ancak, iman veya inanç ne bilime dayanır, ne ispata bunu bilemiyorlar. İman kalple olur ve ispata gerek duymaz.
Felsefe Okumak İsteyen Kaynağını İyi Seçmeli
Felsefe bilim konusunda merakı bulunan, felsefe okumak isteyenin İmam-ı Gazâli hazretlerinin “Felsefecilerin Tutarsızlığı” eserini okumalar elzemdir. Zira Eflatun’ la filizlenmeye başlayan felsefe bilim başlangıçta buram buram inanç ve maneviyat kokar. Elbette o zaman semavi din olmadığı halde o dönemin ilim erbabı bile inancı dışlamadı. Oysa günümüz ilim adamları bunca açıklığa rağmen dini yok sayıyor. Platon(Eflatun) öğrencisi Aristoteles ile kalıba giren felsefe bilim, zaman içerisinde evirilerek maneviyattan soyunur, hatta maneviyata düşman olur.
Çağımızda sapla samanın karıştığı, doğruyla yanlışın iç içe girdiği girdapta yaşıyoruz. .Bizi yaradılış gayemizden koparıp makine derekesine indirenlerin aksine silkinip kul olduğumuzun, insan olduğumuzun farkına varmamız gerekiyor. İnsan başıboş değildir bir gaye için yaratılmıştır.
Bizlere düşen vazifemizin şuurunda olup, üzerimize düşen görevi yapmaktır. Sizce de öyle değil mi?