Elektronik Tebligat Uygulamasının Sakıncalı Tarafları
Elektronik tebligat uygulamasından önce 213 sayılı Vergi Usul Kanununun yirmi birinci maddesindeki tebliğ uygulanıyordu. Tebliğin açıklamasına göre vergilendirmeyi ilgilendiren aynı zamanda hüküm ifade eden hususların yazılı olarak mükellef veya ceza sorumlusuna bildirilmesidir. Ancak bu tanım elektronik tebligatın çıkması ile yeni bir boyut kazandı.
Aynı kanunun “elektronik ortamda tebliğ” başlığı ile 107/A madde ilavesiyle konu açıklanıyor. Bu açıklamaya göre elektronik ortamda bildirilen tebliğ de posta yoluyla yapılmış gibi hüküm ifade ediyor.
Elektronik tebligatın yapılabilmesi için Maliye Bakanlığı alt yapı kurar ve kurulmuş alt yapıları kullanır. Bununla beraber mükelleflere de elektronik tebligatın yapılabilmesi için elektronik adres kullanmasını zorunlu kılar. Birkaç defa süre uzatıldı, 01.04.2016 tarihinde ise zorunlu hale geldi.
Zorunluluk Yanında Ek Tedbirde Alınması Gerekir
Kanun, Tüzük, Yönetmelik kanun koyucu tarafından hazırlanır ve uygulamaya konur. Elbette zaman içinde aksayan yönlerini ek madde ve düzenlemelerde gidermeye çalışır. Bazen kullanıcıların şikâyet ve tepkisini dikkate alır, bazen de “Ben yaptım oldu.” der. E-Tebligat da zaman zaman aksaklık oluşturun bir uygulamaya dönüşüyor.
Kanun koyucunun istediği uygulama ve zorunluluk vardır ama bunun yanında bir de o ülkenin gerçeği vardır. Ne zaman ki bu ikisi çakışmaya başlar o zaman huzursuzluk da başlar. Ülkemizin gerçeğini şu şekilde özetleyebiliriz;
- Firmayı işleten kişi işletmeyi anne, babası veya yakını adına açabiliyor
- Faaliyette bulunan firmanın şubesi gibi çalışabiliyor
- Bırakın okul mezunu olmayı, yazmaktan geçtik okumayı bile heceleyebiliyor
- Şirketlerin çoğu aile şirketi şeklindedir.
Bu şekilde olmasının birçok sebebi var. BAĞKUR indirim hakkı, vergi muafiyeti, KOSGEB’den kredi imkânından faydalanmak için bu yolu seçebiliyor. Elbette müteşebbis olmak için illaki okuma yazma bilmeye gerek yok. Ticaret kafası ayrı, resmi işlemlerin bilinip yürütülmesi ayrıdır. Ancak resmi işlerde sehven de olsa atlama veya aksama olduğunda neticesi ağır oluyor. Bu yüzden iletişimsizlikten kaynaklanan manasız cezaların en aza indirilmesi kanun koyucunun görevidir. Hepimizin diline pelesenk olmuş “görevde kutsaldır” sözüne istinaden gerekli tedbirin alınması yönetimin önem vermesi gereken bir konudur.
Elektronik tebligatı, dijitalleştiğimiz çağda normal görenimiz olduğu halde hâlâ eskiyi yaşayan ticaret erbabı da var. Yazılı kâğıt geldiğinde yeri göğü ayağa kaldıran kişiye mail yoluyla bildirim geldiğinde aynı tepkiyi vermez. Çünkü bunun ne olduğundan haberi dâhi yoktur. Burada bir bilgiçlik de yoktur, cahillik de yoktur. Zira herkes kendi bilmesi gerektiğini bilip, ona göre hareket ediyor.
Elektronik Tebligat İhmal Edilirse Sonuçları Hazin Olur
Belirttiğimiz gibi şirketlerin birçoğu aile şirketidir. Şirket ortağı şirketteki hissesini diğer ortağa devreder, şirketle ilişiğini keser. Daha önce işi sevk ve idare eden bu ortak, elektronik tebligatın zorunlu olması ile müdür olduğu için kendi bilgilerini bildirdi. 2016 yılında yapılan bu işlemin üzerinden beş sene geçti. Netice itibarıyla elektronik tebligat adresini ve telefon numarasını güncellemek kimsenin aklına gelmez. Maalesef kurumca gönderilen elektronik tebligatlar, ayrılan ortağın üzerine olduğu için bakılamaz.
Firmanın 2016 yılına ilişkin defter ve belgeleri elektronik tebligatla istenir. Ne yazık ki şirketten ayrılan ortağın telefonu ve mail adresi kullanılmadığı için firma tebligattan haberdar olamaz.
Netice itibarıyla 5 günlük süreden sonra elektronik tebligat, tebliğ yapılmış sayıldığı için Vergi Denetmeni işlemi başlatır. Vergi denetmeni, firmaya ulaşmayı denemeden 2016 yılına ait iki faturayı yanıltıcı belge şeklinde değerlendirerek kayıtlardan çıkarır. Beş yıl boyunca devreden KDV’leri yeniden hesaplar ve sayfalarca rapor hazırlar. Buna mukabil Usulsüzlük, Özel Usulsüzlük cezaları yanında Kaçakçılık cezasını da hazırlar, raporunu sonuçlandırır. Elbette defter ve belge ibraz edilmediği için Savcılığa suç duyurusunda bulunur. Firmaya kesilen ceza, gecikme zammı hariç 330.000 TL gibi korkunç bir tutardır.
Pandemide Ayakta Durmaya Çalışan İşletmenin Başına Gelen
Gelgelelim rapordan sonra bir vesile ile muhasebeci firmanın internet vergi dairesine girdiğinde Usulsüzlük cezalarını görerek durumu anlar. Şimdi gelelim olayın firma tarafına ve onun gözüyle görelim.
Firma hurda metal satın alarak, imalat sektöründe faaliyettedir. Pandemi döneminde küçülmeye gider ancak işçilerini çalıştırarak ayakta kalmaya çalışır. Hurda metal aldığı için, bu üründe KDV oranı %0’dır. Ticaretin daralması, küresel kriz, maliyetlerin, dövizin yükselmesi, hakeza ülkedeki ekonomik kriz hepimizin malumudur.
İncelemeye konu olan iki adet faturanın KDV oranı hurda metal olduğu için %0 olmasına rağmen, vergi denetmeni %18 olarak hesaplamıştır. İncelemeye konu faturalar ticarete istinaden, firmanın her yıl aldığı malın faturasıdır ve ödemelerini düzenli şekilde firmanın banka kanalıyla yapar. Firma satın aldığı mal için KDV indirimi yapmadığı gibi ne de yanıltıcı belge kullanır. Buna mukabil düzenlenen ceza tutarı dudak uçuklatacak kadar yüksektir.
Olayı anlatan muhasebeci sözüne devam eder;
-Vergi denetmenini sonradan telefonla aradım, hastalığından dolayı izindeymiş, mail yoluyla ulaştım birkaç gün içinde yerinde olacağını beyan etti. Birkaç gün sonra telefonla kendisine ulaştım. Konuşma esnasında Vergi denetmeninin söylediği, elektronik tebligat yapıldığında bu yeterlidir. Bunun dışında firmayı veya muhasebeciyi aramak gibi bir yükümlülüğünün olmadığını beyan eder. Elbette konunun kanuni boyutu budur, ancak bir de vicdani boyutunun olması gerekmez mi? Mail yoluyla gönderilen bir tebligata istinaden uygulanan ceza ne kadar adaletlidir
Erdemli Vergi Denetmeni Sorunu Büyütmeden Çözüyor
Oysa bunun yanında birçok incelemede Vergi denetmenleri elektronik tebligatın, gidip gitmediğine bakmadan telefonla muhasebeciyi arayarak belge isteme yazısını göndermek için mail adresi istiyor. Veya gecikti “Ne zaman evrakları getireceksiniz.” diye soruyor. İşinin verimli ve mükellefin mağdur olmaması için erdemli vergi denetmeni vicdani davranıyor. Birçok vergi denetmeni bu uygulamayı yaptığına göre demek ki işlemin bir de vicdani boyutu var. Elbette bu davranış kişinin erdemini belirtir. Ancak herkesten aynı erdemi beklememiz belki lüks olur. Bu nedenle kanun koyucunun bu işlemi güncelleyerek düzenlemesi gerekir. Nasıl mı? Sorusunun cevabını ararsak, mutlaka buluruz. En azından biz fikir olarak beyan ederiz, belki vicdan sahibi uygulayıcılar daha insani bir çözüm yolu bulur.
- Elektronik tebligatları muhasebecilerin de görebileceği ekran açılabilir. Gerek GIP üzerinden, gerek TURMOB üzerinden muhasebeci, defterini tuttuğu mükelleflerin tebligatlarını borsa ekranı gibi görecek şekilde
- Elektronik tebligatların, vergi inceleme veya defter belge istenmesi durumunda posta yoluyla yapılması şeklinde
- Defter ve belge taleplerinde mükelleften geri dönüş olmadığında, yoklama memurunun faal yoklaması yapması
- İncelemeyi yapan Vergi Denetmeninin mükellefe veya muhasebeciye, gerek telefon, gerekse mail yoluyla iletişim kurmadan önce incelemeye başlamaması
Elbette bunlar ham fikirdir, işin ehli danışman ve uygulayıcılar konuya daha hâkim olduğu için daha gerçekçi çözüm bulabilir. Ancak uygulanacak yöntemin çözüm olmasına dikkat edilmelidir.
Bu açıklamalara istinaden sizin de başınızdan sorunlu inceleme geçti mi? Zorda kaldınız mı? Çözüm için ne önerirsiniz?