Türk Düşünürlerinden İnciler
Türk Düşünürlerinden inciler diyerek söze başlayalım. Osmanlı Devletinin nihayet ermesiyle yerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruluyor. Bu dönemin yazarları zaman zaman öz eleştiride yaparlar. Tahsilli birey olmanın yanında doğruyu veya yanlışı söylemek büyük meziyettir. Hatalı davranışını kabullenen kişinin “Evet, hatalıyım.” diyebilmesi güzel bir meziyettir.
İşte Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda eli kalem tutan yazar ve mütefekkirlerimizden bazı incileri inceledik. Elbette neye, nasıl inandığımızdan ziyade, doğruyu bodoslama söyleyebilmemiz her zaman kolay olmasa gerek.
Rıza Tevfik’i Aşırı Öven Kişi
Cumhuriyet dönemi Türk Düşünürleri ve aydınlarından Rıza Tevfik’in bir elinde bir kaç marifet vardı. Hem doktor, hem siyasetçi hem de yazar olması bunu gösteriyor.
Elbette övüldüğü kadar belki maharetli değildir. Ama cevabı veren İbnulemin Mahmut Kemal Bey güzel bir cevap veriyor.
Rıza Tevfik Cumhuriyet Yanlısıydı
Siyaset denildiğinde durup düşünmek lazım. Eğer mümkünse, olduğumuz yerde tereddüt etmeden yüz seksen derece geriye doğru dönmeliyiz. Sonrasında kaçar şekilde oradan uzaklaşmalıyız. Zira siyaset her kişini değil, er kişinin işidir. Bununla ilgili kitaplarımıza geçmiş Türk Düşünürlerinden incileri bol miktarda buluruz.
Bazen kişinin hatasını görüp serzenişte bulunması normaldir. Elbette bir kimsenin “Ben hatalıyım.” diyebilmesi oldukça zordur.
Sakallı Celal Sizce Doğru mu? Söylüyor
Cumhuriyet dönemi düşünürlerinden Sakallı Celal lakaplı Türk Düşünürü de öz eleştiri yapmaktan çekinmiyor. Ne diyelim darısı günümüz mütefekkirlerine.
Cumhuriyet dönemi yazarları ve mütefekkirlerinin tamamı bitti. Artık eserleri olsa da kendileri yok. Zaman nasıl bir mürebbi ise yaralarımızı sarıyor, hiç bir şey olmamış gibi biz yine meydandayız.