Arkadaşı Umursamak Gerekir, Arkadaşlık Önemlidir
Kazakistan’daki firmada çalışan arkadaşı bir yılını doldurduğu için Türkiye’ye eşiyle izine gider. Kendisi firmada bir yılını tamamlamadığı için, bu sene izin hakkı yoktur. Bu nedenle eşini ve çocuğunu birkaç ay önce Türk aileyle memleketine gönderir.
İzine giden arkadaşı, yıllık iznini tamamlar, tekrar Kazakistan’a dönecektir. Arkadaşı da hanımınla döneceği için, Türkiye’deki eşinin ve çocuğunun da onlarla birlikte gelmesi uygun olacaktır. Çift yakın zamanda evlendiği için çocukları da yoktur. Bu nedenle iki yaşındaki çocuğuna ve hamile eşine valizlerinin taşınmasında arkadaşı yardımcı olabilirdi. Dostlukları iş arkadaşlığından da öteydi, hatta çocukluk yılları da beraber geçmiştir. Aynı zamanda arkadaşıyla, akrabalık bağı da vardır.
Yardımlaşmak Neden Önemli, Bize Faydaları Nedir
Arkadaşı biletleri Üsküdar’daki firmanın merkezinden alır. Uçuş saati ertesi günü sabaha doğru dört civarı olacaktır. Uçuş Charter uçuştur, bu yüzden çoğunlukla rötar yapar. Elbette eylemimizde tahminle hareket etmemiz yanlış olur. Sonuçta uçağın uçuş saati belliydi, belirtilen saatte orada olmak gerekir.
İki ailenin evleri bir birine yakındı. Eve yakın bir yerde, gece bir civarı buluşup, beraber hava alanına gidecekler. Konuşulan saatte buluşmak için yola çıkar, çocuğuyla bir süre beklemesine rağmen kimse gelmez. Gitmişlerdir düşüncesiyle, yakını Yeşilköy havalimanına götürür. Havaalanında, yanında çocuğu ve valiziyle gelecekleri beklemeye başlar.
Saat gecenin, ikisi, üçü, dördü olur. Gelecek karıkoca hâlâ ortada yoktur. Her ne kadar uçak rötar yapacak zannı olsa da tedbirli bir kimsenin, bu kadar vurdumduymaz olması yanlıştır.
Gecenin birinden, sabahın altısına kadar, iki yaşındaki çocuğuyla soğukta beklemek…
Sabahın altı otuzu oldu, iki kafadar karı koca, tekerlekli küçük valizini çekerek havaalanına gelir. Yüzlerinde tebessüm vardır. Pişmanlık veya utanç olması gerekirken, ancak yüzlerindeki “Biz bu işi biliyoruz.” Tebessümüdür. Havaalanında ilgili bölüme giden adam, biletleri çantasından çıkarıp yetkiliye uzatır, bir şeyler konuşup, tekrar bekleyenlerin yanına gelir. Yüzündeki tebessümle;
-Uçak rötar yapmadan, saatinde kalkmış. Uçağı kaçıran yolcu fazla olursa, yarın sabah kalkacak, ufak bir uçak varmış.
Kusura bakmayın, özür dilerim, rötar yapacağını düşünmüştüm, gibi nezaket cümleleri kurmaz.
Canı sıkılan hamile kadın, küçük çocuğunun elinden tutar, valizini kavrayarak araçların bulunduğu yere gider. Yaptığı ihmale rağmen ne valizlerin taşınmasına ne de araç bulmaya yardımcı olur. Sadece eşinin elinden tutar, tekerlekli valizini çekerek oradan uzaklaşır.
Yol Arkadaşı Önemli, Yarı Yolda Kalabilirsin
Hamile bayan, ertesi sabah çocuğu ve valiziyle belirtilen saatte Yeşilköy havaalanındadır. Buluşulacak yerde beklemeye başlar. Yol arkadaşları bir süre gecikse de bu sefer gelir. Gerekli işlemleri yaparak, valizlerini uçağa verir. Küçük çocuğunun elinden tutan hamile bayan, bekleme salonunda uçuş saatini bekler. Aradan bir saate yakın süre geçmiştir, uçağa biniş saati de gelir. Hamile bayan servisle uçağın yanına gider ve uçağa giriş merdiveninden çıkar. Ancak uçağın içini gördüğünde bir an şaşkınlık yaşar. Daha önce de uçağa bindiği için, onlar uçaksa bu olsa olsa uçak cık olur. Zira uçakta çok az sayıda koltuk vardı, sanki kalabalık bir aile için tasarlanmış gibiydi. Her ne kadar üç sıra koltuk olsa da uçağın boyutu yolcu otobüsünden biraz daha büyüktür.
Uçağın maksadı yolcu taşımak değil, bir sebeple uçağa yetişemeyen kimseleri toplayıp götürmektir. Taşıyacağı yolcu olmadığında da pilot ve hosteslerin taşınmasında kullanılır. Bir nevi yolcu uçağının stepnesi gibidir. Bindikleri uçak gayet eski ve yıpranmıştır. Daha önce ufak uçağa binip tecrübe edinenler, işleyişi bildiği için, aceleyle uçağa binip boş koltukları kapar. Oysa hamile ve çocuklu hanım uçağa en son biner, maalesef uçağın koltukları da doludur.
Kendilerine mihmandarlık yapacak düşüncesiyle emanet edilen arkadaşı da hanımıyla orta bölümde koltuğa yayılarak oturur. Hamile bayan çocuğuyla ayakta kalır. Durumu gören hostes Rusça bir şeyler konuşur, biniş kapısının hemen yanındaki, ikiye katlı koltuğu açarak, oraya oturmasını ister. Çocuğu kucağına alıp, dar koltuğa oturan hamile bayan streslidir.
Eski ve Yıpranmış Uçak, Çok Zor Da Olsa Havalanır
Uçağın motoru çalıştığı halde, kapısı hâlâ açıktır. Biraz sonra hostes gelip, iki eliyle uçağın kapısını yan taraftan alır, kaldırıp yerine koyar, ittirerek kapanmasını sağladı. Tıpkı düdüklü tencerenin kapağı gibi, uçağın kapısı da seyyardır. Ancak uçak daha havalanmadan dışarıdan esen rüzgâr hamile bayanı üşütmeye başlar. Uçak hızlanıp havalanmaya çalışır, ancak kalkıyor gibi olsa da inadı inattır, bir türlü havalanamaz. Havalanamayan uçak tekrar manevra yapar. Zorlanarak da bu sefer havalanır, artık uçuş başlamıştır.
Uçuş yaklaşık dört buçuk saat sürecektir ve yolculuğun daha başında hamile kadının sağ tarafı buz kesmiştir. Uçağın kapısındaki boşluktan gelen soğuk iyice rahatsız eder. Valizler kargo kısmına verildiği için yedek giyecekte yoktur. Böylesine, köhne uçakla yolculuğa sebep karı koca, şimdi uçağın rahat yerindeki koltukta bir birlerine sokulmuş, gülüşerek konuşur.
Uzun ve yorucu aynı zamanda üşüyerek geçen yolculukları nihayet sona erer. Hamile bayanın soğuktan içi titrerken, kucağındaki çocuğun da soğuktan burnu akmaya başlar.
Ertesi günü olduğunda, dört buçuk saat soğukla cebelleşen anasıyla çocuğu hastadır. Yolculuk esnasında her ne kadar bulduğu örtülerle çocuğunu soğuktan korumaya çalışsa da çocuk üşür ve hasta olur. Oysa orta koltukta yayılıp oturan arkadaşı, yerini değiştirmek nezaketinde bulunsaydı, çocuk hasta olmazdı. Ateşlenen çocuğunda öksürük de başlayınca doktora götürür. Gerekli tetkik ve tahlilden sonra, doktor zatürre teşhisi koyar. O gün hastanede yatar. Çocuğun tedavisi için doktor iğne ve ilaç yazar, hastayı eve gönderir.
Felsefe bilim “İnsan nedir?” sorusunu “düşünen varlık” şeklinde tanımlar. Aynı soru dini literatürde ise “Şerefli varlık” şeklinde tanımlanır. Sizce insan olmanın yanında, bir kimsenin insani davranışta bulunması da önemli midir? Acaba biz insanlara nasıl davranıyoruz?